Yeni yılın ilk aynın son gününden merhaba herkese. Bugün ilginç bir şey denemeye karar verdim. Ve acaba 15 saat çalışabilir miyim , konfor alanımdan nasıl çıkaiblirim diye soruyordum kendime. Ve bunun cevabının öğrenmek için denemeye karar verdim. Fakat pek başarılı olamadım. Bu arada bu fikir dün saat 23.50 civarlarında geldi ve hemen denemey karar verdim. Ve hemen blog sayfama koşup yeni bir yazı yazmaya başladım. Normalde bu yazının başlangıcı şöyle olacaktı
Merhaba. Bugün aklıma çılgınca bir şey geldi. Aslında geleli sanırım 10 dakika falan oluyor. Acaba yaşım saat kadar çalışabilir miyim diye düşündüm. Yani konfor alanımdan ne kadar çıkabilirim diye. Sonra aslında hep aklıma gelen ama hiçbir zaman doğru düzgün uygulayamadığım bir fikir geldi yine aklıma. 15 saat boyunca çalışmak. Burada çalışmaktan kastım okul derslerine çalışmak değil bu arada. Burada ilgimi çeken konular üzerine çalışmaktan bahsediyorum.
Ayrıca bugün yeni yılın ilk aynın son günü. Yani 31 Ocak. İlk ay bitmeden hem Ocak ayının hem de 2021’in çalışma saat rekorumu kırayım dedim. Buraya yazma sebebim ise daha devamlı olacağını düşünüyorum.
Neyse buraya yazmaya canım çalışmaktan sıkılınca devam ederim. Kısa süre sonra görüşürüz.
Öncelikle şunu belirteyim pek başaramadım bu dediğimi. Ve bu başaramadığım süreçte neler yaptığımdan birazcık bahstemek istiyorum ve çıkardığım dersten.
Şimdi öncelikle yeni güne başladığım gibi kendime 10 dakika verdim ve genel olarak bugün nelere odaklanmam gerektiğini yazdım. Listenin başında kafa yapısı ve kitap okuma vardı.
Kitap okumayla ilgili yeni yıl başladığında her gün 60 dakika okuma gibi bir hedefim vardı. Zinciri kırdığım ve 60 dakika okumadığım günler vardı. Bu arada 60 sayfa yerine 60 dakika olmasının nedeni de hem İngilizce hem de Türkeç kitap okuyorum. Normal olarak Türkçe okuduğum 1 sayfa ile İngilizce okuduğum 1 sayfanın süresi aynı olmuyor.
Neyse işte en azından okumamı her gün 1 saatten 30 saat yapabilir miyim diye düşündüm. Ama onu da başaramadım maalesef ):.
28 saat 28 dakika yapabildim.
Kafa yapısı ile ilgili de günümün neredeyse hepsini Garyvee ve Sam Ovens izleyerek geçirdim. İkisi de efsane insanlar. Ne kadar değerli bilgiler aldığımı anlatamam.
BUGÜN NASIL BAŞARAMADIM ?
Neyse şimdi bugün nasıl başaramadığımı anlatayım. Gün başladığımda hemen kitap okumaya başladım. Yaklaşık 30 dakika falan yatağımda okumaya başladım. Sonrasında da işte kafa yapısı ile ilgili Sam Ovens ın gerçekten uzun çok güzel videoları . Bunlardan birini izlemeye başladım. Fakat en fazla saat 01.00 e kadar dayanabildim. Ayrıca yavaş yavaş baya verimsiz geçirdiğimi fark ettim. Bu yüzden ben de uyumaya karar verdim.
Bu arada tabii ki beynimde kofor alanından çıkmak istemiyor. Kafamın içindeki seslerden birisi amaaan boş ver ya derken diğer tarafı hayır pes etmek yok vazgeçmek yok diyor.
Aslında bununla ilgili wait but why blogunda çok güzel bir grafik görmüştüm ama maalesef bulamadım
Neyse sabah aslında saat 6.45 gibi uyandım ilk başlarda fena gitmiyor gibiydim. Öğlen saat 12 gibi falan uykum gelmeye başladı. Ve cidden nedense okuduğum şey hiç odaklanamıyordum. Sonra ben de birazcık uyumaya karar verdim. Sanırım orada ipler elimden kaydı gitti. Geri kalan süreyi hesapladığımda sanırım 90 dakika falan mola verme hakkım kalmıştı 15 saate tamamlamak için. Zaten o andan sonra bırakmak yerine elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaya çalıştım.
Nedense şimdi yazarken aklıma hiçbir şey gelmiyor.
Neyse o zaman yeni ayda başlamayı veya daha iyi yapmayı hedeflediğim şeylerdne bahsedeyim.
- Kitap okuma konusunda en azından zinciri daha güçlü bir şekilde kurmak ve İngilizce kitaplara daha çok ağırlık vermek.
- Her gün yeni yazı yazma hedefimi devam ettirmek.
- Müziğin beyindeki etkisi üzeirne Ted Education kanalında bir aralar çok güzel bir video izlemiştim. Elimde müzik aleti olarak da gitar var bir de ortaokuldan kalma melodika.
En azından gitar ve müzik için günde 15 dakikamı ayırmak. - Youtube kanalıma her hatfa 1 video yüklemek.
Sanırım yazacaklarım bu kadardı bu arada bu ay verdiğim en mantıklı karar sanırım bu blogda yazı yazmaya başlamaya karar vermemdi. Bu arada yarın kişisel blogum un haftalık dönümü olacak (böyle bir kavram var mı bilmiyorum aklıma geldi yazayım dedim). Kendime ödül olarak da bir kitap almayı planlıyorum Adam Grant’in Orijinaller kitabı belki olabilir. Pür Dikkat kitabında Cal Newport baya bahsetmişti Adam Grant’den . Ayrıca Bir Yaşam Felsefesi olarak Girişimcilik Podcastinde ilk başlarda İnanç Ayar bahsetmişti yanlış hatırlamıyorsam.
Sanırım yazacaklarım bu kadardı. Yazılarım ne seviyede ben de bilmiyorum. Sanırım ilk yazacağım 40-50 tane yazı çok da hoşuma gitmeyecek. Yani şu an kimsenin blog umu okumamasından memnunum. Şu an kendimi keşfediyorum ve geliştiriyorum.
Bir de normalde en kötü ileride yazdıklarımı güncellerim diyordum ama bundan vazgeçtim. Çünkü eğer güncellersem ileride yazılarımı ilerlememi doğru bir şekilde ölçemem. Mesela ilk yazımı 7 gün önceki Ali Emre’nin yazdığını biliyorum. Eğer şimdi ben gidip de bunu 10.gün düzenledim diyelim sonra gittim 15.gün yine düzenledim başka şeyler ekledim çıkardım daha iyi bir hale getirdim. Günün sonunda iyi bir şey mi gibi gözüküyor ama hiç öyle değil. Çünkü diyelim ki 1 ay içerisinde ne kadar ilerlediğim bakacağım. İlk yazımı ve son yazımı karşılaştırıyorum. Ama karşılaştırmam büyük ihtimalle doğru olmayacak. Çünkü ilk yazıyı sadece 30 gün önceki Ali Emre değil 20 gün önceki Ali Emre , 15 gün önceki Ali Emre de el attı. Böyle olunca da ilerlememi sağlıklı bir şekilde ölçememiş olacağım.
Sanırım çok anlatamadım gibi ama neyse kendinize iyi bakın. Yarın görüşürüz.